İşte Bu Doktor İndir
                                  İnsanlar bazen yaratıcı düzeyinde bazen yönetici ve/veya lider düzeyinde bir kurtarıcıya bağlanırlar. Bu tarz bağlanma özne ve nesneleri çeşitlilik gösterir.  Çağın post- modern seyrinde ise slogan ve etiketlere bir bağlanma ve onlardan medet umma hali söz konusu.     Sosyal iletşimin işlevselliği için pratik ve gündelik yaşantıda hemen her şey kavramlaştırılır, kategorilenir ve de karşıtlık üzerine tanımlanır. Bu haliyle olağan ve kabul edilir düzeydedir. Tanım ve ifadeler düşünce sistemini ve beraberinde yaşamı kolaylaştırma işlevi görür.    Ancak anlamlandırmada, derine inmeden, çağın post modern eldiven giydirilmiş elleri tarafından sisteme sokulması biraz düşündürücü. Gözlendiğinde amacın,  insanların gündelik yaşamlarını dizayn etmek, duygu kaosu ile insanlarda  güvenlik çemberi oluşturmak olduğu anlaşılabilir. Bu da beraberinde kaygıyı arttırır. Kaygı da insanda dayanaklar aramaya yol açar.    Politikacıların ifadeleri, reklam ve pazarlama sektörü, toplum dinamiğinden değil de egemen sistemden beslenen akademisyenler, medya sektörü basmakalıp şablonlarla dizayna katkıda bulunmakta ve kendileri de bundan yeterinden fazla katkı sağlamaktadır.    Günümüz ruh sağlığı alanında da benzer popüler kültür eğilimleri  gözleniyor. Sosyal medyada, reklamlarda, görsellere oldukça sık rastlıyoruz. Her şeyin bir etiketi var. Her yerde bir uyarı var. Öncesinden kırpılmış alıntılarla dolu paylaşımlar.   Kendini araştırmalara, bilimsel ve ölçülebilir değerlerle, ilkeleri ve meslek etiğine adamış alanın uzmanlarını ayırarak belirtmek gerekir ki; reklam afişleri gibi, slogan gibi, her an her yerde karşımıza çıkan; 'Bardağın dolu tarafını gör!', ‘anı yaşa’, ‘mutlu olmanın yolları’, ‘güç sende’ gibi ifadeler görüyoruz. Ancak herkesi kategorize ederek, mutlak hedefler koyarak, somut ve soyut geçerliği olmayan, hazza yöneltme çabaları, varolan toplumsal ve etkisinde kişisel sorunları çözmez. Bilakis derinleştirir.   Bu yazıda Bardağın boş tarafını ele alacğız.    Bardağın dolu mu boş mu tarafına farklı bir perspektiften bakmak gerekirse; İlkin, bardağın neden ikiye bölündüğü sorusu gelir akla. Yaşamdaki dinamikler değişken olmakla birlikte bir bütünlük arz eder. Bardağın dolu tarafını görmek boş tarafa karşı kayıtsız olmayı getirir beraberinde.    Yaşam örüntülerinin nedensellik ve bütünsellik bağlamında devam edilirse görülecektir ki mutlakiyet olarak tariflenen keskin durum yoktur. İnsanın beden ve ruh sağlığı bir sistemdir. Sistemdeki bir aksaklık tüm sistemi de etkiler. Yani ‘Bardağın dolu tarafına bak mutlu ol.’ pek yeterli görülmemektedir.      İdeal olan, boş tarafın da boşluğunun ne anlam kazandığı ve ne tür kazanç sağlayacağını bilmektir. Çünkü boş taraf tehdit altındadır. Gözden çıkarılmış durumdadır. Ancak bardak ters çevrilirse dolu tarafın boş taraf olacağı görülecektir. Çünkü yaşamdaki dinamikler tek düze gitmez. Nedensellik ve değişkenlik gösterir. Seçimler zaman içinde evrim geçirir.      Ufku, dolu taraftan bakınca ışığı ve etrafı daha az görürsünüz. İleriyi ve ayrıntıları görmek için ufkun açık olması gerekir.    Toplumsal ve bireysel kazanımlar da ancak eksikliklerin giderilmesi ile sağlanır.                                                                                                                                                                    08/01/2022                                                                                                   Murat Sabancı