İşte Bu Doktor İndir

BAL SÜT YUMURTA- Çocukluğun İhtiyaçları                                                                                                                                                                                

Bir kaç hafta önce “Seni Yaramaz Seni” başlıklı yazımla;

“Yaramaz çocuk yoktur, ihtiyaç içinde olan çocuk vardır.” vurgusu yapmıştım. Bu yazıyla da Çocukluk dönemleri ve her döneme denk gelen ihtiyaçlardan bahsedeceğim.

Çocukluk kendi içinde dönemlere ayrılır. Gelişim evreleri bir çok farklı kuramla incelenmiştir. Erik Erikson çocukluğu içinde bulunulan dönemin ihtiyaçlarına göre evrelere ayırmış ve bu ihtiyaçlar karşılandığında ve karşılanamadığında nasıl sonuçlanacağını da belirtmiştir.

Birbirini takip eden her dönem bir sonraki dönemin hem basamağı hem de telafi şansıdır. Başarıyla atlatılmış bir dönem kendinden sonraki döneminde başarıyla sonuçlanmasına imkan sağlar.

Anne ve babanın çocukluk dönemlerinin her birinde; çocuğun ihtiyaçlarını karşılama çabaları karşısındaki duruşu, yaşam boyu başarılı, kendine inanan, ne istediğini bilen, sorumluluk sahibi  bir yetişkin olup olamayacağının göstergesidir.

 Erikson, gelişim evrelerini doğumdan ölüme varana değin 8 döneme ayırmış ve incelemişse de; ben bu yazıda çocukluk dönemi olan ilk 5 evreye değineceğim.

 

1.Temel güvene karşı güvensizlik dönemi ( 0 - 18 ay )

 

2.Özerkliğe karşı kuşku ve utanç dönemi ( 18 ay - 3 yaş )

 

3. Girişimciliğe karşı suçluluk duygusu dönemi ( 3 - 6 yaş )

 

4. Çalışkanlığa(başarıya) karşı yetersizlik(aşağılık) duygusu dönemi ( 6 - 12 yaş )

 

5. Kimlik kazanmaya karşı kimlik karmaşası dönemi ( 12-18 yaş )

 

6.Yakınlığa karşı yalıtılmışlık (yalnızlık) dönemi

 

7. Üretkenliğe karşı verimsizlik (durgunluk) dönemi

 

8. Benlik bütünlüğüne karşı umutsuzluk dönemi

 

. Temel güvene karşı güvensizlik dönemi ( 0 - 18 ay )

 

Erikson’a  göre temel güven duygusu, yaşamın ilk yıllarındaki deneyimlerinin sonucudur. Burada sözü edilen “Güven” kavramı, hem bireyin kendine olan güven duygusu, hem de  diğer insanlara olan temel güven duygusunu ifade eder.

Bebekte toplumsal güvenin oluşumu ihtiyaçlarının koşulsuz bir sevgiyle sunulmasıdır. Örneğin, beslenmesinin kolaylığı, uykusunun derinliği ve bağırsaklarının rahat çalışmasıdır. Bebeğin gittikçe artan yetileri, annenin bunları destekleme yollarıyla karşılıklı olarak düzenlenir. Bebeğin ilk toplumsal başarısı ise annesini strese girmeden ya da öfke duymadan gözünün önünden ayırabilmesidir. Çünkü anne, güvenle beklenen bir dış görüntü olmakla beraber artık bebeğin içinde anneye duyulan güven netlik kazanmıştır.

Annenin geçici yokluğuna katlanabilmek, annesinin geri döneceğine ve ihtiyaçlarını karşılamaya devam edeceğine duyulan güvenin göstergesidir. Bebek bir yandan annenin yokluğunda başına bir şey gelmeyeceğine dair de kuşkudan uzaktır. Bu çift taraflı güven duygusu hem annenin sevgi ve şefkatinden emin olmak, hem de kendinin bu güven duygusuna layık olduğuna inanmak anlamına gelmektedir. Bu temel duygu yaşamın geri kalanı için bir iç pusuladır. “Güvendeyim, sevilmeye değerim, değerliyim.”   Fiziksel ihtiyaçların ve verilen bakımın kalitesinden çok, anne ile ilişkinin niteliği “temel güven duygusu” ile mi yoksa “güvensizlik” duygusuyla mı bir yaşam yolculuğuna  başlayacağında belirleyicidir.   

 

2. Özerkliğe karşı kuşku ve utanç dönemi ( 18 ay - 3 yaş )

 

Doğumdan sonraki 18. ayda çocuklarda dışkı denetimini sağlayan kalın bağırsak kasları, iki yaş civarında da idrar denetimini sağlayan idrar torbasını kontrol edebilen  kaslar yeterli olgunluğa ulaşır. Çocuklar bu iki fizyolojik olayı denetleyebileceklerini, yani istedikleri zaman dışkılarını veya idrarlarını tutabileceklerini ya da bırakabileceklerini keşfederler. Bu olay bedenin bir etkinliği üzerinde denetim kurmak kaydıyla derin bir anlam içeren ilk özerklik girişimidir. 

Anne ve babalar bu girişimi düzene koymak maksadıyla çoğu zamanda çevrenin yönlendirme ve baskısıyla tuvalet eğitimi sürecini başlatırlar. ilk 18 aydan güven duygusuyla çıkan çocuk karşılaştığı katı kurallar, yükselen sesler ve sevginin esirgenmesine varan psikolojik cezalarla güven duygusuyla ilgili kuşku duymaya başlar. Kuşku utanç ve suçluluk duygusunun temellerini atar. Bu temel duygunun pusulası şöyledir. “kendimden eminim, özgür irademle kendim olabilirim.” ya da “kendimden kuşkuluyum.”

 

3. Girişimciliğe karşı suçluluk duygusu dönemi ( 3 - 6 yaş )

Çocuklar özgürce çevrede hareket etmeyi deneyimler ve kendisi için daha geniş ve limitsiz bir şekilde amaçlarını gerçekleştirebilecekleri bir alan kurarlar. Anlamadığı her şeyi anlamaya çalışır ve sayısız soru sorabilirler. Düşünce üretiminde ve hayal gücünde  anlamlı bir canlılık baş gösterir.

 

Bu süreçte olumlu tepkiler alan ve desteklenen çocuk kendisine güçlü bir şekilde inanmaya başlar. Yapabileceklerinin sınırını keşfetme çabası hakimdir.

Çocuklardaki bu girişimci duygu anne babalarca  desteklenmelidir. Çocukların koşmaları, atlamaları, oynamaları ve fırlatmaları için ortam zenginleştirilmeli ve fırsatlar yaratılmalıdır. Çocuk kaydırağın merdivenlerini tırmanmayı deneyimlemeli ve “ben yüksek merdivenleri yardımsız tırmanabilen biriyim.” çıkarımını yapabilmeli ki girişimci yanı desteklensin… Denemeleri desteklenmeyen, cezalandırılan çocuklar suçluluk duygusu ile yola devam ederler.

4. Çalışkanlığa(başarıya) karşı yetersizlik (aşağılık) duygusu dönemi ( 6 - 12 yaş )

Çocukluğun bu döneminde öğrenme becerilerini kullanmaya hazır ve isteklidir. Bir şeyler yapabilme duygusunda büyük bir artış ortaya çıkmaktadır. Çocuk bu dönemde akranlarıyla yıkıcı değil yapıcı bir paylaşım duygusu içerisinde birlikte faaliyetler yürütme eğilimindedir. Çocuğun okula başladığı bu dönem sosyal çevrenin de genişlediği bir dönemdir.  Öğretmenleri ve arkadaşlarının çocuk üzerindeki etkisi artarken, ebeveynin etkisi azalır. Çocuk bu yeni dünyaya uyum sağlayabilmek için bir şeyleri başarmak zorundadır. Öğretmenlerinin, anne- babasının, arkadaşlarının beklentileri vardır.

Çocuğun iyi ve mükemmel bir şeyler yapabilme duygusunu kazanması, onun çalışma (başarılı) olma duygusunu, kendisi ve görevleri hakkında başarısızlık ve isteksizlik duygusu içerisinde olması ise; “yetersizlik (aşağılık) duygusunu” oluşturur.

 

5. Kimlik kazanmaya karşı kimlik karmaşası dönemi ( 12 - 18 yaş )

Ebeveynlerin korkulu rüyası ergenlik, çocukluk ve yetişkinlik arasında genç bir insanın bedenindeki ve ruhundaki değişimlere uyum sağlamak için çabaladığı  dönemidir.  Bununla beraber aile ve okul çevresinin üstünde artık tüm toplumla bütünlük içinde hissetme ihtiyacının da farkındadır. Artık toplum tarafından kabul görme ve onaylanmak için savaşmaya başlar. Geride kalan ilk dört basamak geriye dönülüp bir kez daha değerlendirilir. Ergenlik buraya kadar yapılan hataların telafi edilmesi için bir fırsattır. Lütfen ergenliğe bakış açınızı bu yöne doğru kaydırın..

Bu süreç boyunca gelişen “sadakat” hem çocukluk evrelerinin kazanımı olan güçlere dayanır, hem de onları pekiştirir.

Ergenlik bir çok anne baba için ebeveynliğin "Eyvah! yaklaşıyor… Gardımı almalıyım."  dönemidir.

Kolay geçse bari…

Büyük oğlanda herşey daha kolaydı…

Yok bu oğlan çok zor… Kimi kolay kimi zor; beklendiği gibi mücadele dolu yıllardır çocuğun ergenlik yılları… Kimi hormonların gazabı, kimi yaşanması ve baş edilmesi gereken baş belası günler olarak baksa da ergenliğe anne babaların bu döneme çocuğun kendini onarma, yenileme, yapılandırma süreci olarak bakmasının en sağlıklı bakış açısı olacağını düşünüyorum…

Ailede, sosyal hayatın içinde, okulda yaşadığı tüm deneyimleri, genleri yoluyla miras aldığı tüm duygularla birleştirerek doğan benlik algısındaki (Kişinin kendi hakkındaki tüm düşünceleri) yanlışları düzeltmek için bir fırsattır ergenlik…

 

Köprüden önce ki son değil ilk çıkıştır…

 

Bu bakış açısıyla rehberlik eden bir ebeveyne sahip olan ergenler;

 

Puslu sisli bir havada iç sıkıntısıyla değil pırıl pırıl bir bahar gününde net görebilen ve iyi hisseden biri olarak alır hayat yolunu…

 

Gelelim başlığımıza…

Semih Kaplanoğlu tarafından çekilen üçleme, başlıkta yazıldığı sırayla çekilmemiş olsa da bu sırayla izlenmelidir. Eğer yazıyı sonuna kadar okuyup bir de üzerine duygulanım yaşamak, içselleştirmek isteyen bir bakış için uygunsanız, üstüne bir de ağır akan filmlerde insanı anlama çabasını anlamlı buluyorsanız sizin için bir küçük hediye bırakmış olayım.

 

Keyifli izlemeler

 

Kaynak: Bağlanma Stilleri AÇISINDAN ERGENLERDE Erikson’un Psikosoyal Gelişim DÖNEMLERİ VE EGO Kimlik süreçlerinin İncelenmesi- Emel Arslan (Doktora Tezi)