Bazen fizyolojik (bedensel) ağrılarımız bizi ruhsal çatışma yaratan kalıplaşmış tutumlarımızdan ve bunların altında yatan ifade edemediğimiz duygulardan geçici olarak kurtarır. Örn:kaygılarımızdan, aşırı fedakarlığımızdan ya da sorumluluğumuzdan. O ağrıları gerçekten de yaşarız, çünkü kendimize söyleyemediklerimizi bedenimiz söyler. Genellikle önce ruhsal temelini bir tarafa bırakıp tamamen bedensel bir sıkıntı olduğunu düşünerek bunlara çözüm ararız. Bunun böyle olmadığını anladığımızda, kimseye ifade edemediğimiz o çatışmalar bedenimiz aracılığıyla daha kabul edilebilir/görünür hale geldiği için devam etmesine izin vererek bu ağrıları işlevsel olmayan içsel bir faydaya dönüştürebiliriz. Bir başka deyişle değiştirmektense ona teslim olmak bize geçici bir koruma sağlar. Bilincimizde olmayan bu durumu farkedebildiğimizde kendimize sormamız gereken ilk soru şu olmalıdır: Bu ağrılarım bana ne söylüyor? olmasaydı ne olurdu ya da nasıl yaşardım?