Yeni yapılan araştırmalar; alkolsüz içecekler, meyve suları ve spor içeceklerindeki yüksek asit seviyesinin dişlere karşı ciddi bir tehdit oluşturduğunu ortaya koyuyor. Diş minelerinin gördüğü kalıcı zararın, yüksek asidin dişle temasa geçtiği ilk dakika içerisinde gerçekleşmeye başladığı görülmüş.
Yüksek asitli içecekler tüketildikten sonra dişlerin bir saat içerisinde temizlenmesi de yeterli gelmiyor. Dişler çoktan zarar görmeye başlıyor, asit saldırısına maruz kalıyorlar. Sağlıklı bir ağızdaki koruyucu mekanizma ile asitler arasında bir denge mevcuttur. Ne var ki bu denge kolaylıkla asitlerin baskın olacağı şekle dönebilir, ne türden bir asit olduğu fark etmez, dişler asitle temas ettikten kısa bir süre sonra zarar görmeye başlar.
Yüksek asit barındıran içecekler, diğer unsurlarla da birleşerek dişlerde daha büyük ve geri dönüşü olmayan zararlara yol açıyor. Buna ek olarak, hem çocukların hem de yetişkinlerin geceleri dişlerini gıcırdatma alışkanlığı varsa ve beraberinde midelerinden asit getiren teşhis konulmamış kusma ve reflü de mevcutsa bu, asit oranı yüksek içeceklerle birleşmesiyle birlikte, dişlerde uzun vadeli kalıcı zarara sebep olabilecek üçlü bir tehdit oluşturuyor. Asitli içeceklerin yol açtığı diş erozyonu, çocuklar ve yetişkinlerde artış gösterdiği tahmin ediliyor.
Gelişmiş toplumlarda giderek endişe uyandıran bir konu halini alan diş erozyonu, genelde dişler yıprandıktan çok sonra klinik olarak saptanıyor. Bu tarz bir erozyon, hastayı karmaşık ve kapsamlı bir rehabilitasyon gerektirebilecek ve bir yaşam boyu sürecek bir ağız tedavisi sürecine taşıyabileceği gibi minimum müdahale ile de önlenebilir. O yüzden yılda bir gibi rutin muayeneler bu problemlerin erken teşhisinde ve tedavisinde çok önemlidir.