Aşırı Empati Sendromu, kişinin sürekli olarak başkalarının duygu ve düşüncelerine öncelik vermesi, hatta kendi hayatına da başkalarına uygun olarak şekillendirmesidir. Aşırı Empati Sendromuna sahip birey kendi düşüncelerini, duygularını ve faydasını ikinci planda tutar. Birey, özel hayatına ait kararları dahi başka insanların bakış açısı ile kararlar almaya özen gösterir. Kendi hayatının kahramanı olmaktan ziyade çevresine öncelik verir. Aşırı Empati sendromuna sahip bireyin sahip oldu belli başlı düşünce kalıpları ve kaygıları vardır. Bu kalıplardan bazıları toplumda sıkça duyduğumuz “El alem ne der?” ya da “Başkaları ne düşünür?” gibi söylemlerle birebir aynıdır. Bu sendromda bireylere ait temel kaygı başları tarafından sert, anlayıştan yoksun, bencil biri olarak algılanmaktır. Özel hayatlarına ait davranışlarda da ayıplanmaktan son derece korku duyarlar. Bu kaygı onlar için o kadar yoğundur ki, hayatlarının akışını değiştirebilir. Aşırı empati sendromuna sahip bireyler çevreleri tarafından genellikle çok kibar, yardım sever, fedakar olarak adlandırılır. Bu adlandırılmada kişinin kendi benliğini yok sayarak dış çevreyi elde tutması büyük rol oynar. Kişiye atfedilen bu sıfatlar kişinin kaygılarından duyduğu rahatsızlığı her ne kadar azaltır gibi görünse de aslında bir o kadar da besleyici bir unsur olarak da karşımıza çıkmaktadır. Çünkü kişi dış çevrede oluşturmuş bulduğu algının korunması için ekstra bir çaba sarf etmek mecburiyetinde hissetmeye başlayacaktır. Bu durum zamanla kişinin memnuniyetinin azalmasına, fiziken ve ruhen ciddi yorgunluklara aynı zamanda mutsuzluğa yol açacaktır. Aşırı Empati Sendromuna sahip bireyler bu sendromu çocuklarına da yansıtabilir. Çocuklar kontrol ve baskı ile büyüyebilir. Çocuklardan daha dikkatli hareket etmeleri, başkalarının çıkarlarını önde tutmaları istenebilir. Bu durum ya ilişkilerini zedeleyebilir ya da çocuğun da gelecekte aynı sendroma sahip olmasına neden olabilir. Aşırı Empati Sendromuna sahip bireylere bazı öneriler iletmek istiyorum. Bunlardan ilki hayat sıralamamızda kendimize öncelik vermenin bencillik olmadığıdır. Uçaklarda hostesler
tarafından bizlere bugüne değin yapılmış bir anons üzerinden bunu örneklendirmek isterim. “Oksijen maskenizi lütfen önce kendinize ardından çocuğunuza takın.” Çünkü birine yardım edebilmenin ön koşulu önce bireyin kendisinin sağlıklı mutlu ve huzurlu olmasıdır. Bu bencillik değil aksine kişiye sağlayabileceğiniz faydanın kalitesini arttırarak yine ona sağladığınız bir yardımdır. Bununla birlikte hayatınız size aittir. Nasıl ki başardığınız bir durumdan sonra övünebiliyorsak başarısızlıklarımızın da sorumluluğunu üstlenmeliyiz. Fakat başkaları onaylamaz diye verdiğimiz bir karar eğer başarısızlık ile sonuçlanırsa bunun sorumluluğunu üstlenmek, sizler için kendi kararınızı verebilmekten daha zor olmaz mıydı?
Düzenleyen: Uzman Klinik Psikolog Damla KANKAYA
Yazan: Psikolog Buse SARI