İşte Bu Doktor İndir
Aseksüellik, genellikle “cinsel arzunun yokluğu” olarak tanımlanır. Bogaert, aseksüelliğin iki biçimi olduğunu iddia etmiştir; 1. Cinsel dürtüleri olan ancak bunu başkalarına yöneltmeyen insanlar ki bu insanlar mastürbasyon yapabilirler; ve 2. Hiç cinsel dürtüsü hiç olmayan insanlar. Yaklaşık on yıl öncesine kadar popüler kültürde, medyada ve bilimsel araştırmalarda çoğunlukla göz ardı ediliyordu. Bu eski düşünceler aseksüelliğin homoseksüellik gibi bir rahatsızlık olduğu ve iyileştirilebilir olduğu yönündeydi. Ancak şimdi, büyük ölçekli çalışmalar da dahil olmak üzere yüzlerce araştırma mevcut ve aseksüelliğin psikiyatrik bir durum veya cinsel istek bozukluğu gibi görünmediği sonucuna varılıyor. Bunun yerine, farklı bir cinsel yönelim kriterlerini karşılaması nedeniyle bu şekilde sınıflandırılmasının doğru olduğu düşünülüyor.   Cinsel çekim eksikliği sorulduğunda, aseksüeller her zaman böyle hissettiklerini söylerler. Yaşam boyu süren duygular, doğuştan gelen bir eğilimi gösterir. Bir cinsel yönelimin kesin bir göstergesi olmasa da, yaşam boyu devam eden bir örüntü, aseksüelliğin travmatik nedenlerle açıklanmasından ziyade bir yönelim olduğunu düşünmemize neden olur. Diğer cinsel yönelimlerde olduğu gibi “erken farkındalık” aseksüeller için de geçerlidir. Aseksüeller, cinsel çekim eksikliğinin erken yaşlarda fark ettikleri bir şey olduğunu bildirirler. Ayrıca yapılan diğer araştırmalara göre aseksüellik travma ile bağlantılı görünmüyor. Aseksüeller, cinsel organlara bakarken tipik olarak kaçınma veya tiksinme gibi tepkiler vermezler. Aksine birçok aseksüel kişiler partnerleriyle cinsellik yaşarlar ancak buna rağmen cinsel aktivite konusunda motivasyon eksikliği mevcuttur. Bu kişiler için cinsel beraberlik doyumdan ziyade, partneriyle duygusal ve fisiksel yakınlaşma anlamı taşır. Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı (DSM), Hipoaktif Cinsel İstek Bozukluğu ve Kadın Cinsel Uyarılma Bozukluğu gibi çeşitli cinsel işlev bozukluklarını içerir. Bu iki rahatsızlık da cinselliğe ilgi eksikliği ile ilgilidir. Bu tür cinsel işlev bozuklukları ile aseksüellik arasındaki temel fark, bozukluğu olan kişilerin cinsel çekim eksikliği nedeniyle yaşamlarında problem yaşamalarıdır. Aseksüeller için aynı şey geçerli değildir. Aseksüellikler cinsellikleri konusunda sorun yaşamazlar ve bununla başa çıkmak için profesyonel yardım talepleri genellikle yoktur. Aseksüellerin terapiye geliş nedenleri sıklıkla onaylanmama gibi çevresel faktörlerdir. Bu yazımda dikkat çekmek istediğim nokta aseksüelliğin bir cinsel bozukluk olmadığı ve bazı aseksüellerin de cinsel yaşamlarının olduğudur. Aseksüellik ve diğer cinsel yönelimler tedavi edilemezler çünkü hastalık değildirler, ancak kabul edilebilirler.