İnsan zihninin rastlantısal durumları kabul etmeyerek yanılması ve alakasız veriler arasında anlamsal bir bağ kurmaya çalışması anlamına geliyor. Raslantısal şekillerde gelişen birbirinden bağımsız şeyleri anlamlı hale getirmeye çalışmak, insanların gerçekten uzak çıkarımlarda bulunmasına da sebep olabiliyor.
...
Belki Sherlock Holmes değiliz ama biz de bazı olayları birbiriyle ilişkilendirerek mantıksal çıkarımlarda bulunabiliyoruz. Peki, süre gelen olayların bir ya da birkaçını doğru bir şekilde algılayamazsak ne olur?
...
Kafanıza kuş pislemesinin şans oyunlarında ikramiye kazanmakla nasıl bir bağlantısı olabilir? Bir sayı nasıl uğurlu olabilir? Nazar değmesin diyerek 3 kez masaya vurmanın sizi korumasını nasıl bekleyebilirsiniz? Bu gibi inanışlar, insanların daha önce rastlantısal olarak gelişen olayları, alakasız sebeplerle bağdaştırmasından kaynaklanıyor.
...
Aslında gerçeklikle hiç alakası olmayan öğeleri bir şekilde farklı şeylere benzeterek yanılgıya düşebiliyoruz. Süre gelen olayların bir kısmını çözemediğimizde eksik parçaları bir şekilde birleştirmeye çalışmak, zihnimizin bütünü kavramak için uyguladığı bir yöntem olabilir. Bu bağlantıları yanlış bilgilerle ya da duygusal bir yaklaşımla yaptığımızda ise ortaya gerçeklikten uzak, hayali kurgular çıkabiliyor. Komplo teorilerinin altında yatan ana sebep de zihnin bu yanılgısıdır.
...
Rastgele gelişen şeylerin derin bir anlamı olduğunu düşünmek bazen sizi çok yanlış sonuçlara götürebilir. Tesadüfi verilere çok fazla odaklanarak anlamsal bir bütünlük ortaya çıkarmaya çalışmak, algılarımızı değiştirerek duygusal davranmamıza ve gerçeklikten uzaklaşarak apophenia denilen yanılgıya düşmemize sebep olabiliyor.