Hepiniz gebelik sürecinizi, bebeğinizin sağlıklı olabilmesi için elinizden gelenin en iyisini yaparak tamamladınız ve sağlıkla bebeğinize kavuştunuz. Şimdi sıra; onu hastalıklardan koruyarak, bağışıklık sistemini güçlendirerek, yeterli kilo alımını, boy uzamasını, emosyonel durumunu, zeka kapasitesini, nörolojik yapısını en iyi şekilde geliştirerek sağlıklı büyümesini sağlayabilmekte. Bu aşamadan itibaren biz Pediatristler yanınızda olacağız.
Sizlere ilk bahsedeceğimiz konu bir mucize olan Anne Sütü olacaktır. Bebeğiniz ile yaşam boyu sürecek olan sağlıklı iletişimin, size duyduğu güvenin ilk adımı emzirme ile başlar. Emzirme, anne ile bebek arasındaki duygusal bağı güçlendiriyor ve sağlıklı bir güven bağının kurulmasını sağlıyor.
Anne sütü her zaman kullanıma hazır ve steril bir besin kaynağı olup yapılan çalışmalar her annenin süt içeriğinin bebeğin ihtiyacına göre değiştiğini gösteriyor. Örneğin zamanından önce doğan düşük doğum ağırlıklı bir bebek için annesinin sütü normalden daha fazla yağ içerir. Bir diğer örnek yaz aylarında anne sütünün su içeriği kendiliğinden artar. Bebeğin ihtiyacı ne ise süt o şekilde düzenlenir. Ve her annenin süt içerik dengesi bebeğine özeldir. Adeta bir mucize olan anne sütünün içeriği sabit değil ihtiyaca göre değişiyor. Anne sütü canlıdır. İçerdiği protein miktarı inek sütüne kıyasla düşük olmakla birlikte biyolojik değeri daha yüksek.
Yapılan çalışmalar; yaşamın ilk aylarında inek sütü gibi yüksek protein içeren besinlerle beslenildiğinde, ilerleyen yaşlarda obezite, hipertansif hastalıklar ve diyabet görülme olasılığının yükseldiği yönünde sonuçlar veriyor. Son dönemlerde ilerleyen bilim ve teknoloji sayesinde formül mamaların içeriğindeki protein miktarı azaltılarak anne sütüne benzetilmeye çalışılsa da asla birebir benzetilemiyor. Bunun nedenlerinden biri de biraz önce bahsettiğim gibi anne sütünün temel noktalarda değerleri sabit olsa bile her bebeğe göre içeriği anlayamadığımız mucizevi bir şekilde değişiyor.
Anne sütünün %90’nına yakını su olup; ilk 6 ay ishal kusma ile giden bir rahatsızlık ya da 40 C üzeri vücuttan sıvı kaybına yol açacak bir durum yoksa; bebeğe ekstra su verilmesine de gerek yok. Pamukçuk oluşmasın diye beslenme sonrası su verilmesi de doğru bir yaklaşım değil.
Anne sütü sinir sistemi ve görme işlevlerinin gelişiminde rol oynayan uzun zincirli çoklu doymamış yağ asitlerinden zengindir. İçinde bulunan temel karbonhidrat olan laktoz aynı zamanda kalsiyum emilimini kolaylaştırır ve kemik gelişimini olumlu yönde etkiler. Laktozun sindirilemeyen bölümü ise bağırsaklarda faydalı bakterilerin çoğalmasını sağlar ve böylece zararlı mikroorganizmaların üremesini engeller.
Anne sütü sindirime yardımcı aktif enzimler, enfeksiyon gelişimini önleyen proteinler, hormonlar ve büyüme etmenleri açısından oldukça zengin. Anne sütünün Tip I diyabet, çölyak, obesite, koroner arter hastalıkları ve hipertansiyon gibi hastalıkların gelişimine karşı koruyucu olabileceği bilinen gerçeklerden biri. Anne sütü alan bebekler erken çocukluk dönemi alerjik hastalıklarından daha iyi korunuyorlar. Aynı zamanda emziren annenin sağlığı da korunuyor ve meme kanseri, yumurtalık kanseri ve osteoporoz gelişme riskini emzirme ile azalıyor. Ayrıca anne sütü veren anneler diğer annelere göre daha çabuk eski kilolarına kavuşuyorlar.
Gebelikte sigara içme, ağır emosyonel stres ya da başka bir sağlık sorunu yoksa her annenin doğum sonrası sütü aynı anda iki bebeği besleyecek kadar yeterli ve çoktur. Bununla birlikte sezeryan doğumlarda bebek doğum kanalından geçerek doğmadığı , bebeğin başının kanala yapacağı bası ile hormonlar uyarılmadığı için doğumdan hemen sonra anne sütü efektif gelemeyebilir de. Hatta bu durum 48-72 saate kadar uzayabilir.
Efektif derken aslında etkili demek istiyorum. Çünkü anne sütü bu ilk zamanlarda gözle görülecek miktarlarda değilse de bebek emdikçe onun ağzına birkaç cc kadar geliyor. Yaşamın ilk saatlerinde Kolostrum dediğimiz Immünglobülin ve Proteinden zengin (Altın Süt olarak da bilinir) bu süt bebeğiniz için yeterli. Birkaç damlası bile çok kıymetli.
Mutlaka emzirilmeli. Ve sık sık pes etmeden emzirmeye devam ettikçe saatler içinde süt miktarının da arttığını göreceksiniz. Burada bilmeniz gereken en önemli nokta genellikle sezaryen doğumlarda nadiren de normal doğumlarda olan bu gecikmenin, eğer annenin belli başlı bir sağlık sorunu yoksa, fizyolojik yani olağan olduğudur. Siz değerli anneleri bunu bilmezseniz, sütünüzün gelmediğini zannederek kendinizi yetersiz hissedebilirsiniz. Bebeğinize yetemeyeceğinizi, onu besleyemeyeceğinizi düşünüp paniğe kapılırsınız. İşte bu nokta da kaygı ve stres devreye girer. Beyin bu uyarıyı algılar ve sütünüz gerçekten azalabilir.
Oysaki olağan ve geçici bir durum ile karşı karşıya olduğunuzu bilirseniz, çabucak her şey yoluna girer. Kendinize ve sütünüze güvenmelisiniz.
Annenin bu şekilde hissetmesine yol açan önemli bir başka husus, hatta en önemli husus birinci derece tecrübeli yakınlarıdır. Anneanne, babaanne, hala, teyze gibi…
Bu yaş grubunun neredeyse tamamı normal doğum yapmıştır. Çoğunlukla sezeryan bazen de normal doğum sonrası gelişebilecek bu fizyolojik gecikmeden habersizdirler. Anneye son derece yanlış bir şekilde ‘’Sütün gelmiyor, Senin sütün yetersiz, Sütün yok’’ gibi söylemlerde bulunurlar. Bu durum annenin kendine ve sütüne olan güvenini azaltır. Onların tecrübeli olduklarını bilir ve kendisinde gerçekten bir sorun olduğunu düşünür. Oysaki her şey yolundadır. Kaygı ve stres kesinlikle gereksiz olup 2-3 gün içinde sürecin yoluna gireceğinden emin olmak yeterlidir.
Peki normal ya da sezaryen doğum fark etmeden effektif anne sütünün gelmesi 24 saatten uzun sürdüyse ne yapmalıyım? Bebeğime mama başlamalı mıyım?
Biliyoruz ki bir iki gün sonra efektif yani gözle görülen anne sütü gelecek. Bununla birlikte daha önce de belirttiğim gibi bebeğe zaten ona yetecek düzeyde anne sütü geliyor. Fakat bebeklerin yine fizyolojik olarak %60’ına yakınında yenidoğan sarılığı gelişiyor. Bu oran kan uyuşmazlığı, erken doğum gibi bazı faktörlerde varsa hem artıyor hem de şiddetleniyor. Yani 24. saat sonrası bu risk faktörleri olmayan bir bebeğin kandaki biluribin seviyesi yani sarılık düzeyi 5 mg/dl iken bu risk faktörleri olduğunda 10 mg/dl oluyor örneğin.
Eğer 24. saati sonrası bebeğin gözlerinin beyazında ve yüzünde gözle görülür bir sarılık başlıyorsa anne sütü de efektif düzeylere ulaşamadıysa henüz yani gözle görülecek şekilde akmıyor veya bebek emerken yutkunma sesi gelmiyorsa ile 1-2 gün mama takviyesi yapılabilir. İdeali buna sizin karar vermemeniz ve biz Pediatristler tarafından bebeğinizin muayenesi sonrası Hekim önerisiyle başlamanızdır. Hem gerçekten gerekli mi hem de başlanacaksa hangi mamanın bebeğinize daha uygun olduğuna Doktorunuz karar vererek size yardımcı olacaktır. Doğum sonrası 48-72.saati dolduğunda mutlaka bebeğinizin ilk Pediatrist Muayene ziyaretini gerçekleştirmelisiniz.
Anne Sütünü Nasıl Artırabilirim?
Öncelikle güvenerek!!! Sütünüze ve kendinize güvenmelisiniz. Bir sağlık sorununuz yoksa neden sütünüz yeterli olacak miktarlara ulaşmasın ki? Çevrenizde size bu şekilde negatif söylemlerde bulunanlar varsa onları uyarmalısınız. Elbette ki özellikle sezaryen doğumlar sonrası 2-3 güne varabilen fizyolojik gecikmeler olabiliyor. Ancak bu süre sonunda zaten her şey olağan haline dönüyor. Kadın Doğum Hekimi’nizin izni ile eve gittiğinizde eğer sağlık olarak bir engel yoksa Göğsünüze ılık su ile çok hafif masaj yapın. Ilık duş süt kanallarının açılmasına yardımcı olacaktır. Ayrıca bebeğin yeterli emebildiğinden emin olmalısınız.
Göğüs ucunuz küçükse ya da bebek tutamıyorsa hemen silikon uçlara başvurmanıza gerek yok. Rahat ve gergin olmayacağınız hafif loş ,sessiz bir odada emzirmeyi tercih edin. Sırtınızı yaslayabilmelisiniz. Bir elinizle bebeği şevkatle sararak tutun. Stresle bebeği çok sıkmayın ya da zorlamayın. Diğer elinizle göğüs ucunuzu etrafındaki kahverengiliğin bir iki parmak gerisinde olmak kaydıyla C şeklinde veya makas şeklinde tutmaya çalışın. Makas şeklinde tutmanın süt kanallarını bastırdığı yönünde bildirimler olsa da pratikte geçersiz.
Anne nasıl rahat emzirebiliyorsa o geçerli. Daha sonra etrafındaki kahverengilik ile birlikte bebeğin kavramasını sağlamalısınız. Bunu başardığınızda emzirmenin göğüs ucu ile ilgisi olmadığını kolayca görebileceksiniz.
Emerken bebeğin ağzından şapırtı şeklinde sesler gelmemeli. Bu tam kavrayamadığını gösterir. Tekrar denemelisiniz. Eğer göğsünüz aşırı gerginse, sertse ve bebek kavrayamıyorsa ilk başta Süt Sağma Makinesi ile biraz sağıp sonra emzirmeyi deneyebilirsiniz. Sağdığınız sütü de bir kaşık yardımı ile mutlaka bebeğinize verin.
Etkin bir emzirmeyi sağladıktan sonra süt miktarını 2 şekilde artacağını söylemek istiyorum.
Birincisi Su! Mekanizma çok basit. Anne sütünün %90’ı sudan oluşuyor zaten.3-4 litre su içmeyi sağlayabilmelisiniz ki bu suyun sizin vücudunuz için gerekli olan kısmı ayrıldıktan sonra kalanı süt artışını sağlayabilsin. Hoşaflar, tatlılar, tahin-pekmezler kısacası şekerli karbonhidratlı her şey sadece kilo almanıza yardımcı olur.
Tatlı yedikten sonra ne yaparız? Hepimiz 1 bardak su içeriz. Tatlı susatır. İşte temel mekanizma su, su içebilmek. Tabi ki dengeli beslenme ile birlikte. Uygun oranlarda, karbonhidrat, protein ve vitamin alımı önemli…
İkincisi Uyku ve Dinlenme! Sütü arttırmanın ikinci sihirli yanıtı da dinlenebilmektir. Bebeğiniz yarım saat bile uyusa uyumaya çalışmalısınız. Uyuyamıyorsanız da mutlaka uzanın. Ev işi ya da herhangi bir sebeple evin içinde gezmeye çalışmayın.
Yeterli miktarda su içmekle birlikte bir kaç saat uyuyabildiğinizde ya da dinlendiğinizde sütünüzün nasıl arttığına siz bile inanamayacaksınız.
Yardımcı etmenlerden de söz edelim. Çeşitli isimlerle Süt çayları bulabilirsiniz piyasada. Size tavsiyem, Rezene ve birkaç bitkiyi belirli oranlarda ihtiva eden bitki çayları var. Ticari isim belirtemiyorum ancak her eczaneden kolayca temin edebilirsiniz. Bu çaylardan günde 2-3 bardak tüketmeniz de sütünüzün artmasına yardımcı olur.10 günden fazla kullanmayın. Bu çayların içindeki rezene süt yoluyla bebeğe geçerek gaz sancılarını önlemeye de yardımcı olabiliyor.
Sonuç olarak tekrar ediyorum. Gebelikte veya öncesinde herhangi bir sağlık sorununuz yoksa emzirmeye dair; her annenin sütü aynı anda iki bebeğe yetecek kadar çoktur. İkiz bebekler asla bu fırsattan faydalanamazlardı yoksa. Doğum şekli veya stres gibi sebeplerle hemen olmayıp da birkaç gün sonra gelse de, her annenin sütü bebeğini olağan koşullarda besleyecek kadar yeterlidir. Sütünüze ve kendi yeterliliğinize güvenin lütfen…