Evren doğan yavrunun annesi tarafından beslenmesi ,büyütülmesi üzerine kurulu…
Türkiye’de her yıl yaklaşık 1 milyon 200 bin bebek doğuyor. Annelerin yüzde 95’i bebeklerini emzirmeye başlamasına rağmen, çeşitli sebeplerden dolayı emzirme oranı düşüyor maalesef. Ya anne vazgeçiyor, ya şartlar nedeniyle süt miktarı azalıyor anne ve yanlış yönlendiriliyor.
Yaşamın ilk 2 yılı büyüme ve gelişmenin en hızlı olduğu dönemdir.
Bu dönemde doğru beslenmenin etkileri sonraki yıllarda ortaya çıkıyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün de önerdiği gibi bebeklere ilk altı ay sadece anne sütünün verilmesi çok önemli. Çocuk 2 yaşına gelene dek emzirmeyi sürdürmelerini öneriyoruz annelere. Anne sütü almış bebeklerde ileriki yıllarda alerji, obezite, diyabet, diş çürükleri, kanser, otoimmüm hastalıklar ve multiple skleroz gibi sinir sistem hastalıkları daha az görülmektedir. Sağlık Bakanlığı’nın ‘Anne Sütünün Teşviki ve Bebek Dostu Hastaneler’ programı sayesinde ilk 6 ay sadece, emziren anne oranı 2003’de yüzde 30 iken, 2009’da bu oranın yüzde 40’a ulaştı.
Anne sütü aynı bebeği hastalıklara karşı koruyan ilk aşıdır. Anne sütünün kimyasal olarak taklit edilse de biyolojik üstünlüklerin taklit edilememiş bir besindir. Bebeğin yaşaması, fiziksel ve zihinsel gelişimi, hastalıklardan korunması, ruh sağlığı, annenin sağlığı, ailenin ve toplumun ekonomik gelişmesi, çevre sağlığı açısından anne sütü ile beslenmenin faydaları tartışılamaz. Emziren annelerde meme kanserine yakalanma riski daha düşüktür. Ayrıca anne sütü bedavadır.