GİRİŞ
Seligman ve arkadaşları(1989) anksiyeteyi kaygı ve endişe ile eş anlamlı olarak kullanmış, hoş olmayan bir iç çatışma durumu ile davranışların sinirli bir şekilde göründüğü bir durum olarak tanımlamışlardır. Davison (2008). bu durumu, hoş olmayan dehşet duyguları olarak değerlendirmiştir. kaygı fiziksel ve psikolojik anlamda insanları birçok yönden etkiler. Benzer bir şekilde yeme davranışları da birçok faktörden etkilenir. Bu durum anksiyetenin yeme davranışı üzerindeki etkisini araştırmayı zorlaştırmaktadır. Altıntaş ve Özgen’in (2017) yeme tutumlarını etkileyen kişilik faktörlerinin araştırıldığı çalışmasında “yeme davranışlarını biyopsikososyal bir durum olarak değerlendirmiş ve kişilik yapısının yeme davranışını açıklayabileceğini belirtmiştir. Bu literatür sonucunun da belirttiği gibi yeme davranışlarının biyopsikososyal bir süreç olduğu unutulmamalıdır. Türkçe literatür taramasında yemek yeme davranışı artıran sebeplerle ilgili birçok araştırma yapılmıştır. Özdemir(2015) duygusal yemenin depresyon, anksiyete ve stres puanları arasında ilişki olduğunu bulmuştur. Ertekin’in (2019) yaptığı bir çalışmada kadınların yeme tutumu puanları erkeklere oranla daha yüksek olduğu görülmüştür. Baştürk (2016) çalışmasında yeme tutumunun artmasının kişilerin yaşam doyumu düzeylerini düşürdüğünü göstermiştir. Bireylerin korkulu bağlanma düzeyleri arttıkça; yeme tutumu düzeylerinin de artmakta olduğu görülmektedir. Baştürk (2016) güvenli bağlanma düzeyinin yeme tutumu düzeyini düşürdüğü sonucuna ulaşmıştır. Anksiyete durumlarını etkileyen veya anksiyetenin etkilediği durumları araştıran birçok araştırma yapılmıştır. Örneğin Demir ve Kumcağız’ın (2020) yaptığı bir araştırmada yeme tutum bozukluğunun öznel iyi oluşu negatif yönde etkilediği ve yeme tutumu bozukluğunun stresi, anksiyeteyi ve depresyonu dolaylı olarak, pozitif yönde etkilediği sonucuna ulaşmışlardır. Özdemir (2015) Duygusal yemenin stres, anksiyete ve depresyon arasında anlamlı bir ilişki bulmuştur. Anksiyete zamanlarında bireylerin yeme davranışlarında değişimler gözlemlenmektedir ancak bunun kişiden kişiye neden farklılaştığıyla ilgili literatürde yeterli bilgi yoktur. Bu farkın neyden kaynaklandığını araştırmak amacıyla böyle bir çalışmanın yapılma gerekliliğine ihtiyaç duyulmuştur. Anksiyete temel olarak kişiyi belli şekillerde tehdit altında hissettiren bir ruh halidir. Bu ruh hallerinde insanlar çeşitli tepkiler verir. Bunlardan birisi de yeme ile ilgilidir. Bilindiği gibi yemek yeme insana dopamin sağlayan ve kendisini iyi hissetmesine yardım eden bir eylemdir. Bu bilgilerden ve bahsedilen literatür bilgilerinden yola çıkarak anksiyete durumlarında (kişi kendisini tehdit altında hissettiğinde) yemek yeme düzeyi artıyorsa kendisine dopamin sağlamak amacıyla yemek yeme düzeyinin arttığını böylece tehdit altında hissettiği bir durumda yaşam doyumunu artırmak istediği düşünülmüştür. Eğer kişinin anksiyete durumunda yemek yeme düzeyi azalıyor ise bu kişinin tehdit edici durumla başa çıkamadığı ve bilinçdışında kendini öldürme isteği oluştuğu düşünülmüştür.
Baştürk’ün (2016) yaptığı bir çalışmada yeme tutumu düzeylerinin artmasının yaşam doyumu düzeylerini düşürdüğünü bulmuştur. Bu durum yaşam doyumu ve yeme tutumu arasında hipoteze ters bir durum gibi gözükmektedir ancak araştırmada yeme tutumunun stresle ilişkisi incelenmemiş ve Baştürk’ün(2016) bu durumun sebebi olarak obez bireylerin kilolarından dolayı toplumun damgalaması ve yaşadıkları sağlık sıkıntıları sebebiyle olduğu sonucu ortaya çıkmıştır. Yaşam doyumunu etkileyen faktörlere de değinmekte yarar var. Baştürk(2016) çalışmasında güvenli bağlanma düzeylerinden alınan yüksek puanların ;yaşam doyumu düzeyini yordadığını bulmuştur. Bahsedilen literatür bilgileri araştırmanın hipoteziyle dolaylı yoldan bağlantılıdır ve bu çalışmanın hipoteziyle ilgili fikir vermektedir. Ancak literatürde çalışmanın amacıyla ilgili doğrudan bir bilginin bulunamamış olması bu çalışmanın önem arz etmekte olduğunu göstermektedir.
TARTIŞMA VE SONUÇ
Araştırmanın Varsayımları ve Sınırlılıkları:
Araştırmaya katılan katılımcıların ölçekleri doldururken içten ve samimi bir şekilde yanıt verdikleri varsayılmıştır. Anlamlı ilişkiler bulunamamasının sebeplerinden birisi de katılımcıların ölçekleri online olarak doldurmaları ve bu sebeple ölçekleri doldururken ne derece kendilerini doğru ifade ettiklerinin bilinememesidir. Veriler incelendiğinde bazı katılımcıların verdikleri cevapların şüphe yaratacak şekilde bazı ölçeklerde ardı ardına aynı oldukları gözlenmiştir. Araştırma için hedeflenen 384 katılımcı sayısına ulaşılamamıştır. Yeterli katılımcı sayısına ulaşılamamış olması araştırmanın güvenilirliğini azaltmaktadır. Tüm bunlar araştırmaların sınırlılıkları dahilindedir. Ancak literatürde bu çalışmaya benzer bir çalışmaya rastlanmaması bu çalışmanın önemini ve anksiyetenin yeme davranışları üzerindeki etkisinin kişiden kişiye neden farklılaştığı konusunu araştırmaya değer kılmaktadır.
Sonuç:
Anksiyete Anında Yeme Davranışı Değişkeni İçin Katılımcı Sayısı ve Yüzde Tablosuna (Tablo 5) göre kişiler anksiyete hissettikleri zamanlarda yeme davranışının azalma durumuna(%56.3) yeme davranışının artması durumu(%26.9) veya yeme davranışında değişim olmaması durumuna (%16.8) göre belirgin bir şekilde daha eğilimli olduklarını göstermektedir.
Cinsiyet ile İBÖ, YAÖ ve İOÖ toplam puanları ve alt ölçek puanları arasındaki ilişkiyi tespit etmek için yapılan t-testi sonuçlarına(Tablo 11 ve tablo 12) göre kadınların (Ort.=4.98, ss=1.48) erkeklere(Ort=4.67, ss=1.73) göre YAÖ’nin Anlam Arayışı alt ölçeğinden alınan puanların anlamlı olarak daha yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır t(199)=.044,p<.05 - Bu durum Çelik’in(2015) Üniversite Öğrencilerinin Yaşamda Anlam ve Yaşam Amaçlarını araştırdığı makalesindeki kadınların yaşamda anlam ve yaşam amacı erkeklere oranla daha anlamlı olarak daha yüksek olduğu sonucuyla çelişmektedir.
Yeme davranışı biyolojik, psikolojik ve sosyal birçok faktörden etkilenmektedir. (Baylan, Erol ve Kılıçoğlu (2009)yaptıkları çalışmada , ergenlerin yeme davranışında psikolojik, sosyo-kültürel ve biyolojik faktörlerin etkili olduğunu bulmuştur.. Ayrıca anksiyete de insanlar üzerinde fiziksel ve psikolojik olarak çok farklı sonuçlara yol açmaktadır. Bu çalışmada stresin yeme davranışı üzerindeki etkilerinin kişiden kişiye neden farklılaştığının sebepleri bulunmaya çalışılmıştır. Yapılan analizler sonucunda hipotezleri destekleyen anlamlı bir sonuç bulunamamıştır. Ancak belirttiğimiz gibi yemek yeme davranışını etkileyebilecek birçok faktör mevcuttur. Bu sebeple gelecek çalışmalarda araştırmanın güvenilirliğini sağlamak amacıyla değişkenleri sabit tutmak ve yeterli örneklem sayısına ulaşmanın önemli olduğu düşünülmüştür.