Aleksitimi: Duyguları Fark Edememek
Psikoloji ve psikolojik bozukluklar hakkında konuşulduğunda bazı konseptler gözden kaçabiliyor.
Bunlardan birisi de aleksitimidir (alexthymia). Aleksitimi bir kişinin yaşadığı duyguları tespit etmekte, ifade etmekte ve hatta deneyimlemekte zorluk yaşadığını konu alan bir psikolojik durumdur.
Aleksitimi bir bozukluk değildir.
Biraz daha açalım.
Aleksitimi yaşayan bireyler yaşadıkları olaylar karşısındaki duygusal süreçlerine yönelik iç görü sahibi değillerdir.
Hatta bazı araştırmacıların tanımlarına göre bunlar sadece duygular değil, aynı zamanda düşünsel süreçleri de içerebilir.
Bazı duygular çok net bedensel duyumsamalar yaratır.
Örneğin, kaygı tetiklendiğinde çeşitli titremeler gibi veya kaslarda gerginlik gibi bedensel duyumsamalar yaşanır.
Aleksitimi deneyimindeki kişiler, bu bedensel duyumsamalar ile duygular arasındaki bağlantıyı kurmakta zorlanır.
Bir de bunun sosyal yaşamdaki çıktıları vardır.
Duyguları tanımlamakta zorlanan kişi aynı zamanda ifade etmekte de sorunlar yaşar.
Dolayısıyla, sosyal etkileşimler oldukça yüzeysel kalır.
Fakat bu sadece burayla kalmaz.
Duygularını tanımlayıp ifade edemeyen kişi aynı zamanda başkalarının duygularını da anlamakta zorlanır.
Birinin ses tonundan veya mimiklerinden yansıyan duyguları anlamlandırmayı evrimsel olarak sosyal bir beceri olarak edindik.
Fakat aleksitimi ile bu becerimiz ketlenir.
Hatta sadece gözlemlenebilir olanlarla değil, ifade edilen duygular ile yaşantılar arasındaki ilişkiyi kurmakta da güçlük yaşanır.
Tabii ki bunlar sadece olumsuz duygular için geçerli değildir.
Örneğin, mecaz ve mizah öğelerini de ayırt etmek, aleksitimide kolay değildir.
Böylece kişi dışarıdan soğuk ve ulaşılmaz gözükür ve sosyal bağlar kurmakta zorlanır.
Aleksitiminin kaynaklarını inceleyen araştırmalar genetik faktörlerin rolünün olduğunu söylese de çevresel faktörlerin katkısı oldukça fazladır.
Araştırmalar bu faktörleri, düşük sosyo ekonomik seviye, fiziksel veya psikolojik sağlık durumu ve özellikle çocukluk travmaları olarak listeledi.
Ayrıca, erkeklerde kadınlara kıyasla daha sık görülen aleksitimi düşük duygusal zekanın da bir sonucu olabiliyor.
Psikoloji ve nöroloji okur yazarı olanlarınız, aleksitimi ile Otizm Spektrum Bozukluğu arasında bir bağ çoktan kurmuş olabilir.
Haksız da olmazsınız. 2018’de yapılan bir araştırma otizm spektrum bozukluğu raporlanan bireylerin neredeyse yarısında aleksitimiyi tespit etti.
Ancak bu her alektisitimi deneyiminin otizm ile ilişkisi olduğunu göstermiyor.
Tabi bu durum bir psikolojik bozukluk olmadığı için aleksitimiye yönelik tasarlanmış spesifik bir psikolojik tedavi protokolü de henüz yoktur.
Ancak duygusal zekâ gelişimi için terapi içeresinde planlanabilecek egzersizler ve bazı sosyal beceri pratikleri ile aleksitimi ile baş etme konusunda destek sağlanabilir.
Görüldüğü üzere, her psikolojik durum bir bozukluk statüsünde değildir.
Dolayısıyla, her psikolojik durum “düzelmek” zorunda da değildir.
Kişinin, sosyal, iş/okul ve romantik yaşamındaki işlevselliği ve şikayetlerine göre müdahale planlamak, en doğru tercihtir.