AKNE ROZASE
Yüz bölgesinde tekrarlayan kızarıklık, eritem, püstüller ve telenjiektazi atakları ile karakterize kronik inflamatuar bir deri hastalığıdır. Rozase, özellikle 30 yaşın üzerindeki kadınları etkiler.
Rozase hastalığının kesin patofizyolojisi hala tartışılmaktadır. Yapılan çalışmalar, bozukluğun sadece deri mikrobiyomu denen florasında değil; gastrointestinal mikrobiyomdaki değişikliklerin de bu tablo oluşumunda etkileri olduğu ifade edilmektedir. İnce bağırsakta aşırı bakteri üremesi, irritabl bağırsak sendromu ve inflamatuar bağırsak hastalığı, Helicobacter pylori enfeksiyonu gibi ek gastrointestinal patolojiler ile ilişkili çalışmalar da mevcuttur.
Hastalar, kaşıntı, yanma veya batma gibi ikincil belirtiler ile sıklıkla tarafımıza başvururlar. Klinik tipleri; eritemotelejentazik, papülopüstüler, fimatöz ve oküler rozasedir. Popülasyonun % 0.9 and % 10’ ununu etkilemektedir. 30 yaşın üzerindeki açık tenli kadın bireylerde sıklığı gittikçe artmaktadır.
Genetik yatkınlık dışında, iyi tanımlanmış risk faktörleri alkol tüketimi ve UV maruziyetidir.
Rosacealı hastaların derilerinde, Demodex akarları yani parazitlerin (hem Demodex brevis hem de D. folliculorum) yoğunluklarında artış görülmüştür. Bu akarlar, besin kaynaklarının sebum veya protein olduğu pilosebase ünite denen foliküllerde yaşarlar. Ayrıca; bu parazitlerin sebep olduğu bağışıklık uyarısına bağlı yerleştikleri bireyin derisinde artan sitokinler (interlökin-8 (IL8) ve tümör nekroz faktör alfa (TNFa) anjiyogenezi yani damarı teşvik ederek rozase hastalarında, belirgin telenjiektazilerin gelişimine sebep olur.
Özel bir klinik tiplerden biri olan Oküler Rozase; tedavi edilmediği takdirde kronik göz ve kirpik enfeksiyonlarına sebep olabilmektedir. (Şalazyon, korneal infiltrasyon gibi ). Hastalar göz kuruluğu, gözlerde yanma ve batma, tekrarlayan kirpik dibi enfeksiyonları şikayeti yaşarlar.
Bunun yanı sıra burunda büyümeye sebep olan Fimatöz tip; yüzde şiddetli papül, püstül, nodül ve kist lezyonlarıyla çok alevli bir tablo olan Fulminan tipi de mevcuttur.
Şu anda bir dizi rosacea tedavisi mevcut olmasına rağmen; çoğu tedavi hastalığın altında yatan nedenden ziyade farklı semptomları hedefler.
Tedavi genellikle kapsamlı hasta eğitimi ile başlar. Özellikle sık bilinen tetikleyiciler; güneş maruziyeti, sıcaklık değişiklikleri, baharatlı yiyecekler ve alkol tüketimidir.
Daha önce de belirttiğimiz gibi kronik bir hastalık olması ve tetikleyicilerden etkilenmesi nedeniyle günlük tutmak, semptomları şiddetlendiren uyaranları tanımlamak açısından doğru bir uygulama olacaktır.
Her bireyin deri yapısı farklı olduğu için mutalaka bireye uygun nemlendirici, temizleyici kozmetik ürünler tercih edilmelidir. Bu ürünler konusunda dermatoloji hekiminizden yardım alabilirsiniz. Doğru ürün kullanımı, deri bariyeri ve hidrasyonunun sağlıklı olmasını sağlayacağı için tedavi yanıtını da olumlu yönden etkileyecektir.
UV ışığı, çok iyi bildiğimiz tetikleyici ve ağırlaştırıcı etkilerinden dolayı mutlaka günlük güneş koruyucu kullanılması tavsiye ediyoruz.
Bununla birlikte, tetikleyiciden kaçınmak her zaman semptom remisyonunu yani tedaviyi sağlamaz, destekler.
Bu nedenle hastalarda; şiddetine, hastalığın klinik tipine uygun ve bireysel farmakolojik tedaviler veya lazer tedavileri ile birlikte kullanılır.
Barsak mikrobiyomu düzenleyici amaçlı , probiyotik takviyeler, omega 3 kullanımı da yine etkili olduğu gösterilmiş çalışmalara dayalı olarak, benzer şekilde bizler de kullanabilmekteyiz.