Evlilikteki zorunluluk hali ve güç savaşı ilişkiyi yıpratıyor
Evliliğin ilk günleri hoşgörü içinde geçerken, taraflar zamanla kimin neyi ne ölçüde kontrol etmesi gerektiği konusunda bir güç savaşına giriyorlar. Sorunların bu noktada başladığına ve hatta boşanmaya kadar vardığına dikkat çeken uzmanlar, evlilikteki rol ve görev paylaşımının önemine dikkat çekiyorlar Evlilikle ilgili bildiğimiz, duyduğumuz belki de en kalıp cümledir: “Kimse boşanmak için evlenmez.” Ama kimi zaman çevresel faktörler kimi zaman kişilerin değişime devam etmesi evliliğin bitmesine neden olabiliyor. Ancak, uzmanlara göre evlilik nasıl doğal bir olgu olarak kabul ediliyorsa, boşanmak da ondan farklı algılanmamalı. Evliliğin karmaşık ve sürekli olarak değişen bir ilişki olduğunu söyleyen Aile ve İlişki Terapisti Uzm. Psikolog Bahar YASİN ile ilişkilerin sorunlu dönemini ve boşanma süreçlerini konuştuk.
Evlilik bir başlangıç mı yoksa bir son mudur?
İki insan birbirlerine olan bağlılıklarını bir törenle kutlayıp yasal hale getirdikten sonra, tüm evlilikleri boyunca sürecek olan bir sonuçla karşılaşmış olurlar. İşte şimdi amaçlarına ulaşmış ve evlenmişlerdir ama birlikte yaşamak istediklerinden mi, yoksa birlikte yaşamak zorunda olduklarından mı birlikte yaşamaktadırlar? Bir evliliğin zorunlu ve gönüllü nitelikleri bir dengeye ulaştığı zaman, bu evlilik iyi gitmeye ve eşler ilişkilerinden doyum sağlamaya başlarlar. Mutlu eşler ne denli birbirlerinden keyif de alsalar, her evlilikte gelenekler, görenekler farklılıklardan ve yasal gerekçelerden kaynaklanan zorunlu özellikler bulunur.
Zorunluluk olarak neden bahsediyorsunuz?
Evlenmeden önce iki kişi arasında belirli bir ilişki türü kurulur ve bu ilişkiyi eşler birbirlerini yeterince tanımadan kurmuş olabilirler. Evlendikten sonra, evlilik eylemi eşler arasındaki daha önceden kurulmuş bu ilişkide, radikal bir değişikliği gerektirebilir. Çoğu zaman eşler arasında evlilikte çıkabilecek sorunlar evlilik öncesi de vardır ve görmezden gelinir. Eşler hiç beklemedikleri durumlarla karşılaştıklarını söylerler.
Bu kısır döngü de problemleri birbiri ardına mı getirir?
Evlilikte eşlerden biri diğerinin tolere edilemeyecek davranışlarına sürekli göz yumarsa, bu evlilik zorunlu bir ilişkiye dönüşür. Özellikle her türlü davranışı hoşgörü ile karşılanan eş, zamanla eşinin kendisi olmadan olamayacağını düşünür. Bu tür eşler arasında kolaylıkla çatışma döngüsellikleri gelişir. Örneğin; bir kadın kocasının başka seçeneği olmadığı için kendisiyle yaşadığını düşünmeye başladıysa, artık bu kadına kocasının sevecen davranışları bile batmaya başlar. Kayıtsız kalır ya da ters davranır. Adam bu davranışlara karşın karısına daha çok ilgi gösterirse, kadının kocası hakkında düşüncesi pekişir. Ama adam karısının bu davranışlarına karşı çıkarsa ve karısının çok geçimsiz olduğunu söyleyip boşanmak isterse, bu kez kadın adama yapışır ve kocasını çok sevdiğini söyler. Bunun üzerine adam karısına karşı eskisi gibi hoşgörülü bir şekilde davranırsa, yine eski kısır döngünün çarkları dönmeye başlar ve kadın kocasının kendisinden ayrılamayacağını düşünmeye başlar.
Kavganın başladığı anda ne yaşanır?
Eşler kavga ettikleri zamanlarda birbirlerine düşündükleri her şeyi ifade edebiliyorken, normal zamanda “onu kırar, incitirim” korkusu ile söyleyemediklerini söylerler. Bu kavga eşlerin kendilerini anlamalarını sağlar. Eşler kavga anında bir biçimde birbirlerini korumayı bırakmışlardır. Çiftlerin birbirlerini koruması son derece normaldir. Ama aşırı korumacılık da çiftlerin ilişkisine zarar verebilir.
İlişkilerde en çok yaşanan problemlerden biri de; ilişkide bir tarafın her şeye daha hakim olma isteğidir, değil mi?
Bir ilişkinin kimin tarafından kontrol edileceği sorunu ile herkes karşılaşır ve herkesin bu sorunla uğraşmak için belirli teknikleri vardır. Birbiriyle iyi anlaşan eşler ilişkilerinde kimin nereyi kontrol edeceğini iyi bilirler. Örneğin; erkek parayı, kadın sosyal yaşamı programlar. Sorunlu ilişkiler; kişilerin ilişkilerinin hangi alanının kimin tarafından kontrol edileceğini saptayamadıkları ve bu konuda bir anlaşmaya varamadıkları ilişkilerdir. Sorunlu ilişkilerde biri ilişkinin belirli bir alanını kontrol etmek istediği zaman, diğeri de aynı alanı kontrol etmeye çalışır ve savaş çıkar. Bu savaş bazen ince, açık ve zenginlik içeriyor olabildiği gibi, kaba, pasif direnç ve fiziksel kavga ile de bitebilir.
Bu yüzden de evliliğin ilk yıllarında bu kuralları belirlemek mi gerekiyor?
Yeni evlilikte, eşler aralarında bir sorun çıktığında sorunu farklılıklar olarak kabul edip, ortak bir noktada anlaşarak ortak bir çözüm üretebilmeli, iletişim ve etkileşim kanallarını açık tutabilmelidirler. Tüm evliliklerde uyulması gereken belirli kurallar vardır.
Evlilikte sorunlar ne zaman başlıyor?
Her an başlayabilir. Her dönemin kendine özgü problemli zamanları var. Özellikleri var. Çocuksuz, çocuklu aile, tek çocuklu aile, çocukların ergen olduğu aile, emeklilikteki aile gibi. Bu ailelerin de her dönemde farklı farklı problemleri olabiliyor.
Boşanmada duygusal ayrılık olmazsa gelgitler yaşanıyor
Boşanma nedir?
Boşanma iki insan arasındaki duygusal ve kişisel beraberliğin sona ermesidir. Bazen bir çift evli olarak kalabilir ama aralarında duygusal olarak bir boşanma olmuştur. Ama ailelerin kendilerine yaklaşımı, sosyal baskı, kültürünün etkisi, dini inançlar evlilik süresinde edinilmiş mülk ve paylaşımı, varsa çocuklarının durumu nedeniyle, çiftler bir arada yaşamaya devam edebilirler.
Ama bunun tam tersi de olabilir…
Bazen de çiftler şekilsel olarak evlerini ayırabilirler veya yasal olarak boşanabilirler ama eğer duygusal olarak birbirlerinden boşanmamışlarsa, birbirlerini ilişkiye çekme ve itme arasında gidip gelebilirler. Bir tanesi yeni bir partner ile yeni bir yaşama geçene kadar bu itme- çekme devam edebilir.
Boşanma süreci nasıl başlar?
Evli bir çiftin beraberliğinde sıkıntı hissi, keyifli hissetmekten daha fazla yoğunlaştığı noktada çiftin problemleri de başlar. Evlilikte neden sıkıntı duygusunun arttığı sorunu ise çiftlerin dinamiklerine göre değişir. En sık görülen etkenler şunlardır:
1 – Çiftin birbirini aşırı ölçüde kontrol etme ihtiyacı
2 – İlişkiyi kimin kontrol edeceği sorusu, güç savaşı
3 – Çiftlerden birinin ya da her ikisinin duygularında değişme. Eşlerin birbirini artık çekici ve erotik bulmaması. Birinin diğerini cinsel açıdan etkileyememesi.
4 – Çiftin birbiriyle konuşmaması, iletişimlerinin çeşitli nedenlerle (Çocuklar, birbirlerine kızgınlık, toplumsal roller, para gibi sebeplerle) kesilmesiAma her problem de boşanma ile sona ermez değil mi?
Her bireyin ve çiftin problemleri olması normaldir. Önemli olan; bu problemleri çözebilmek ve ileriye doğru hareket edebilmektir. Çiftin problemlerini çözebilmeleri için de önce birbirleriyle konuşabilmeleri gerekir.
Boşanmanın dönemleri nelerdir?
Boşanmanın üç dönemi bulunur. Bunlardan ilki boşanma öncesi düşünme dönemi. Bu dönemde duygusal olarak çiftlerde birbirlerine karşı yabancılaşma başlar. İlişkide tatminsizlik ve bu gerçeğin fark edilmesiyle korku, üzüntü, kaygı, kaos, yetersizlik duyguları, boşluk hissi ve suçluluk duyguları oluşur. Eşler birbirleriyle sürekli tartışırlar, yüzleşmeye çalışırlar, terapi arayışına girebilirler. Birbirlerine karşı fiziksel ve duygusal olarak içe kapanma, çelişkili duygular yaşamak, zaman zaman eski sevecenliklerini kazanma çabaları görülür. Bir süre de negatif iletişimler ve negatif duygularla yaşarlar.
Boşanma süreci hangi duygularla başlar?
Boşanma süresi mahkeme dönemi ile başlar. Bu dönemde çiftlerden birinde veya her ikisinde depresyon görülebilir. Kızgınlık, ümitsizlik, çaresizlik duygularına bağlı olarak karşı tarafla pazarlık yapma, kavga, tehdit, inkar, intihara baş vurma, yas tutmak görülmeye başlar. Ardından gelen yoğun öfke sonrası, fiziksel ayrılık yaşanır ve kanuni işlemler başlatılır. Ekonomik düzenlemeler ve varsa çocuklarla ilgili pazarlıklar başlar. Kızgınlık, öfke, üzüntü, çaresizlik, yalnızlık duygularıyla yas süreci yaşandıktan sonra akrabalara, ailelere ve arkadaşlara söyleme süreci başlar.
Boşanma sonrasında kişiler bu ruh halinden nasıl eski hallerine dönebilir?
Boşanma sonrasındaki dönem dengelerin tekrar kurulması ile başlar. Bu dönemde coşku ve iyimserlikle boşanma eylemi sonuçlandırılır. Kararlı davranışlarla yeni arkadaşlıklar ve merak duygularıyla yeni aktivitelerde roller alınır. Varsa çocuklar için yaşam günlük bir rutine oturtulur. Yavaş yavaş durumu olduğu gibi kabul etme, yeni bir kimlik oluşması, kendine güvenme ve duygusal boşanmayı tamamlama, kendinden emin olma, enerji ve coşku, bağımsızlık ve bireysellik duygularının yükselmesi ile birlikte yeni partner veya sevgi nesnesi arama dönemi başlar. Çocukların durumlarına alışmaları ve kabullenmeleriyle birlikte yeni yaşam biçimi oluşur.
Çatışmalar seksle ilgili de olabilir
Eşler arasındaki çatışmaların bir kısmı seksüel ilişkiler üzerinden yaşanır. Eşlerin seksüel ilişkilerinden zevk alabilmeleri için, karşılıklı olarak birbirlerini uyarabilmeleri, erotize edebilmeleri gerekir. Bazen utangaç davranmalar kadar, seksüel ilişkide de gücün eşit paylaşımı ve bakışık ilişki gereklidir.
Eşler arasında seksüel çatışmalar çeşitli şekillerde gelişir. Örneğin; erkek yalnız kendi canı istediği zaman, karısına yakınlaşarak sevişmek isteyebilir. Kadın buna itiraz edebilir. Karı koca isteklerini açıkça ifade ediyorlarsa, çatışmaların çözümü kolaylaşır. Ama eşler birbirlerine ne istediklerini açıkça ifade etmiyorlarsa, o zaman çatışmaların çözümü güçleşir. Örneğin; bir kadın sevişmek ister ama bunu söylemek yerine, kocasının anlamasını ve teklifin ondan gelmesini bekleyerek kocasına arkasını dönüp yatar. Erkek ise tam tersi; eşi kendiyle sevişmek istemiyor sanıp, o da sırtını dönüp yatar. Bu tür bir iletişim örüntüsü içinde, zamanla ikisi de sevilmediklerini düşünmeye başlarlar. Bu eşler, ilişkilerinin tanımlanması sorununu çözüp, isteklerini birbirlerine açıkça söyleyebilme yürekliliği kazanmış olsalar, üzülmek yerine sevişmenin tadını çıkarabilirler. İlişkide gücün kimde olacağı ve ilişkiyi kimin kontrol edeceği konusunda bir savaş varsa, eşler çatışmaları çözümleyebilmek için seksüel ilişkilerinden de yararlanmaya çalışırlar. Kadın kocası tarafından küçümsendiği düşüncesine kapılmışsa, kolay yutulur bir lokma olmadığını kocasına kanıtlamak için, kocasının sevecen davranışlarına kayıtsız kalabilir
Adam birkaç kez deneyip, sonuç alamazsa o da kendi kabuğuna çekilebilir. Bir süre sonra kadın geri döner ve kocasıyla sevişir ama sanki hep o istiyormuş düşüncesine kapılarak, kocası tarafından küçümsendiği kanısı pekişir. Seksüel anlaşmazlıklar ilişkinin tanımlanması sorunlarından bağımsız değildir. Eşlerin birbirlerine davranışları, yaşamlarındaki diğer kişilere davranışları ve seksüel ilişkideki davranışlarında da gözlenir. İlişkinin diğer alanlarında eşine ‘hayır’ diyemeyen bir kadın, sevişirken de kocasına ‘hayır’ diyemez. Yani; eşlerin ilişkileri nasılsa, seksüel ilişkileri de öyledir. İlişkilerinin tanımlanması sorununu çözebildiklerinde, seksüel sorunlarını da çözerler.
İlişkini seç, mutlu ol!
Aile ve İlişki Terapisti Uzm. Psikolog Bahar YASİN, çiftlerin ilişki kurma sistemlerinin dört ana grupta toplandığını söylüyor. Buna göre ilişkiler; simetrik, tamamlayıcı, paralel ve Meta-complamenter olarak gruba ayrılıyor.
1. Simetrik ilişkide bir davranış diğer kişiden aynı şekilde cevap görür ve güç tırmanmasına yol açar. Bu ilişki türü politikacılar arasında sık görülür. ‘Ben güçlüyüm’, ‘Ben daha güçlüyüm’ ya da ‘Ben güçsüzüm’, ‘Ben daha güçsüzüm’ ilişki biçimidir bu.
2. Tamamlayıcı ilişki, birbirine ters tutum ve davranışlarla birbirini tamamlayan ilişki biçimidir. Biri neşeli diğeri karamsar, biri öğretmen diğeri öğrenci, biri hasta diğeri kendine baktıran gibi.
3. Paralel ilişkide (eşit) kişiler her iki türlü ilişkiyi zaman içinde uyumla sürdürebilirler. Bu grupta yardım eden yardım da alabilir.
4. Meta – Complomanter ilişkide aynı anda hem simetrik hem tamamlayıcı ilişki tanımı vardır. Örneğin: “Bana hükmetmeni istiyorum.”