Agorafobi kelime anlamı olarak alan korkusu anlamına gelmektedir. Bu korku, kişinin bir alana sıkışmış hissi yaratttığı, utanılacak bir duruma düşecekmiş gibi düşündüğü, panikleyip, bulunduğu ortamdan çıkamayıp, kaçamayacakmış gibi gelen bir anksiyete bozukluğu olarak tanımlanmaktadır.
...
Kontrolü kaybedip delirecekmiş gibi, kalp krizi geçirecek hatta ölecekmiş gibi düşünceleri bulunmak. Kimsenin kendisine yardım edemeyeceğini düşünmek gibi inançlara sahiptirler. Kişi bu düşüncelerle beraber ya evden dahi çıkmak istememekte ya da yanında güvendiği birinin varlığını istemektedir.
...
Temel sorun; kontrolü kaybetmek olduğu için, kontrolün kendisinde olmadığını düşündüğü alanlarda bu rahatsızlık açığa çıkmaktadır. Kişilik özellikleri ile de bağlantılı olduğu söylenebilir. Mükemmelliyetçi diye tanınan obsesif kişilik özellikleri olanlarda bu rahatsızlığın görülme sıklığı daha fazladır. Çünkü bu kişilik özelliği ‘hep ya da hiç’ ilkesi ile hayatını sürdürmektir. Yani uçağa bindiğinde ya çok rahat olacak ya da hiç binmeyecektir.
...
Tedavi aşaması;
Kişinin öncelikle korktuğu, kaygı duyduğu alanın ne olduğunu kavraması ve ‘kademeli’ olarak bu alana kendini maruz bırakması önemlidir. Eğer denemelerle bunu başarabiliyorsa agorafobi noktasına gelmeden bu kaygısını yenmiş olacaktır. Fakat tanı alacak düzeyde olan agorafobi hastalarının psikiyatri başvurusu yapması gerekmektedir. Psikiyatrik olarak tablo oluşturulmasından sonra terapi süreci devreye girmelidir. En yaygın olan bilişsel davranışçı terapi yöntemidir. Bu terapi yöntemi ile kişi zihninde bu kaygıyla birlikte neler olduğunu görüyor olacak, olası sonuçları hesaplayabilecek, aşamalı olarak da bu kaygının üzerine gidebiliyor olacaktır.