İşte Bu Doktor İndir

Dışarıda ekmek aslanın ağzındaysa ekmeği aslandan alıp , aslanlar gibi yavrularını besleyen ,midelerini doyururken ruhlarının gıdasını da eksik etmeyen , koruyan, gözeten olmakta vardı mesela  Eşini evin hizmetçisi gibi gören değil evinin emanetçisi ,huzuru yavrularının merhamet menbaı ,kalbinin sahibi , yanında sükut bulduğu sevdiceği olarak görmeliydi bir baba .....

Evine hizmet etmeyi eziyet değil rahmet bilen, eşini güler yüzle karşılayan ,tüm yorgunluğuna rağmen sevgiyle ,tatlı dille huzura davet eden, değerin ne olduğunu kendinden bilen ,destekleyen , güçlüklere karşı dik duran iki yürek tek bilek olabilmeliydi bir Anne.... Ev ,yuva ,Ocak ne demek beraber olmak bir olmak ne demek öğretilmeliydi belkide her ikisine

Çook sonra olmalıydım ben......

Hatılıyorum da anneme anne biliyor musun senin gözlerinde kayboluyorum derdim. Düşünüyorumda en mutlu olduğum , annemle en sıkı bağ kurduğum an , kucağında ab-ı hayat bulurken kurduğum göz temasıydı bu bebeklikten kalma bir an   Sonraları anladım ki aslında korkularımdan sıyrılıp ,merhametin gölgesine sığındığım yerdi annemin gözleri.....

Halbuki gözlerine baktığımda kaybolan değil gözlerinde kendini bulan olmalıydım. Babamın sesi korkudan bacaklarımı titretmemeliydi .Acaba şimdi yine bir sorun mu çıkacak diye küçük yüreğim bir kuşun çırpınması gibi çaresizce çırpınmamalıydı.

Babamın sesi bende gücü temsil etmeliydi , sonsuz güveni.... 

Sorunlarım olduğunda , ağladığımda hayata dair öğütler aldığım , iyi ki varsın dediğim, dayandığım dağım olmalıydı... Şimdi hangi tabak kırılacak , hangi kapı çarpacak düşüncesi bana sürekli temkinli olmayı ya da kaygılı olmayı öğretmemeliydi mesela...

Bunları bana hayat öğretmeliydi sanki.... Seslerin daha da yükselmesi ile bir üstünlük savaşı sonucu annemin dayak yediğine şahit olmamalıydı küçücük gözlerim Bir koltuğun arkasına sığınıp korkudan altımı ıslatmamalıydım mesela ....

Velhasılı adeta erkeğin gücünün kadını yendiğinin anlamsız ispatı için bir arena olmamalıydı adına yuva dediğimiz evimiz .Ergenlik yıllarım anne ve babamı anlamaya calışmakla geçmemeliydi Kendi korkularımı , kaygılarımı umuda çevirmeyi öğrenememisken annesine umud olmaya calışan bir çocuk olmamalıydım.

Neden bilmiyorum öfkelendiğimde ve kendimi anlatmakta zorlandiğimda sesimi kontrol edemiyorum birşeyleri kırıp dökmek geliyor içimden .Yapmamak için zorluyorum ama bazen başaramadığım zamanlar oluyor .....

Sanki küçüklüğümde tanıştığım içimde bir canavar var , o ortaya çıkınca herkes geri duracak ve belki de beni anlayacaklar gibi.... Sahi bu duyguyu nereden öğrendim ......

Saygının , merhametin ,sevginin ,anlayış ve hoş görünün bir gece tatlı bir meltem gibi ılık ılık hanemize dolmasını beklediğim o kadar uzun yıllar oldu ki..... Ve nihayet onlar yollarını ayırırken bizim payımızada sadece bir kereliğine geldiğimiz şu hayatta gerçek sevginin ,saygının ,değerin, takdir edilmenin ,hakaretsiz yüreklendirilmenin ne demek olduğunu hayattan öğrenmek düştü.

İdeal eşi ararken en zayıf noktamdan vuruldum belki defalarca sevgi ,değer ve merhamet adına...... Şimdi kendi yuvamın annesiyim. Herşeye rağmen başarabildiğimi düşünüyorum. Çocuklarımı oldukları gibi kabullenmeyi , Ne olursa olsun kişiliklerine saygı duymayı, Onlara değerin ne olduğunu kendime ve eşime verdiğim değerle, sevgiyle , merhametle anlatmıyor yaşatıyorum  Tabi ki kızdığım , kırdığım hatta hırpaladığım zamanlar olmuyor değil...

Birgün bir mucize oldu 

Ben bu duygularıma ket vurmaya calışıp içten içe üzülürken bir gün çocuklarımıza eşimle sorduk . İletişimimizde bizim görmedigimiz sizin gördüğünüz bir sorun var mı ? İkiside birbirine baktı ve hayır siz muhteşem anne babalarsınız bizi çok seviyorsunuz biz bunu biliyoruz gerisi çok da sorun değil ...Yani demekki sevgi en büyük hediye dilde değil özde  Merak etmeyin dengeli sevgi şımarmaz hiç kimseyi.. İşte ben şimdi bir anneyim ve mucizemi yaşıyorum adı SEVGİ