3 çeşit açlık vardır:
1- Hücresel açlık; hayatta kalabilmek için temel besin maddelerini arzulama.
2- Duyusal açlık; fiziksel olarak tok olmamıza rağmen, besinlerin tat, koku ve görüntüsünden kaynaklanan açlık izlenimi. Zevk ve ödülle beyin merkezlerini etkiler.
3- Duygusal açlık; Varlığından memnun olmadığımız duyguları ( öfke, mutsuzluk, stres gibi ) bastırmak için bizi yemek yemeye yönlendiren açlık hissidir. Yine bu tür açlık da gerçek bir açlık değildir, psikolojiktir.
Açlık temelli beslenme modelleri önüne gelene önerilmez, çünkü yukarıda bahsettiğim gibi kontrolsüzce uygulandığında kişiyi ölüme kadar götürebilen zararlı etkileri vardır. Uzun süreli yetersiz beslenme metabolizmayı %20–30 oranında yavaşlatabilir. Açken yapılan spor yağ yakımını hızlandırırken iştah artıran hormonların da artmasına neden olarak spor sonrası daha fazla kalori alımına sebep olur.
Açlığın bir takım faydaları vardır doğru ama sürdürülebilir değildir. Uzun süren açlık sonrası yeme kontrolünü sağlamak yüksek bir irade gerektirir.
Şöyle düşünün; çok açsınız ve önünüze 1 kase salata ve 1 dilim kek getirildi. Otomatik olarak şekerli ve yüksek kalorili seçeneğe yönelirsiniz. Bunun için asla kendinizi suçlamayın, bu evrimsel bir yönelimdir. Kıtlık yaşamış atalarımız ne kadar yüksek kalorili besinler bulursa hayatta kalma şansı o kadar artıyordu. Beynimiz bu şekilde programlanmıştır ve hayatta kalmak için bunu yapar. Atalarımız açlık yüzünden ölüyordu bizse şişmanlık ve şişmanlığın yol açtığı ölümcül hastalıklarla mücadele ediyoruz.
Sözün özü, aralıklı oruç kontrollü bir şekilde bir diyetisyen eşliğinde sürdürülürse faydalı olabilmektedir ancak tek çözüm aralıklı oruç değildir. Diyet kişiye özeldir ve birine iyi geldi diye o diyet tipi herkese fayda sağlayacak demek değildir.